...

...

Pazartesi, Ekim 24, 2011

Yine Acı...

Yine deprem yine acı yine yitip giden canlar...

17 Ağustos 1999 depreminin ardından neredeyse 12 yıl geçmiş olmasına rağmen,bir doğa olayı olan deprem yine bir afete dönüştü. Yaşanan acılardan ve kayıplardan hiçbir ders çıkarmadığımız gibi, hiçbir önlemin de alınmadığı bir kez daha anlaşıldı. Ne yazık!

Buradan kimseye ahkem kesme gibi bir niyetim yok. Önce insan olarak, sonra da mühendis olarak benimde söyleyeceklerim var.

Türkiye’nin mevcut yapı stoku deprem yönetmeliğine uygun değil.  
Deprem gerçeğiyle yaşayan Japonya gibi ülkelerde
  • Kimse inşaat malzemesinden çalmıyor.
  • Kimse 3 kat izni verilen yere 7 kat apartman dikmiyor. 
  • Kimse zemin etütlerine uygunsuz bina yapmıyor.
  • Kimse evine ağır ve bol miktarda eşya yığmıyor.
  • Kimse deprem sırasında camlardan atlamıyor. 
  • Bu ülkeler deprem gerçeği ile uyumlu yaşama alışmış ve bunu en güzel şekilde uyguluyorlar.
Bu görüş ve önerileri akademisyenler bas bas medya da anlatıyorlar. Bu ülkede bu gerçeği kabullendirmek için daha ne yapmak lazım anlamış değilim. 

Kızgınım ve içim acıyor...

Yakınlarını kaybedenlere sabır ve başsağlığı diliyorum. Yaralıların en kısa zamanda sağlıklarına kavuşmasını diliyorum. Umarım arama kurtarma çalışmaları olumlu sonuçlar verir. 

Hep birlikte dileyelim de daha fazla can kaybı yaşanmamış olsun.

Salı, Ekim 18, 2011

Evimizde kullandığımız renkleri, bir nevi kendimizi ifade etme şekli olarak görüyorum. İyi dizayn edilmiş ve renkleri doğru kullanılmış bir mobilya aynı zamanda evlerimize de anlam yüklemiyor mu?
 ♥~❀~♥~❀~♥~❀~

Üzerimize giydiğimizden arabamızın rengine kadarki seçimlerimiz bizi ifade ediyorsa, evlerimiz neden etmesin? 
 ♥~❀~♥~❀~♥~❀~
Haydi şimdi gelin yeni bir etkinlik başlatalım... 


Evinizden sevdiğiniz herhangi bir kareyi sebican@gmail.com adresine yollayın, burada keşfe çıkalım... 

En çok beğenilen ve yorum alan kareye sürpriz hediyem olacak.


Katılım herkese açıktır, resimlerinizi bekliyorum...



Pazartesi, Ekim 17, 2011

1 gün içinde kış gelir mi, geldi wallahi...
Dün aniden izmir'e kış geldi. Akşam yorgan, ev botları, yünlü, püsküllü ne varsa ortaya çıktı. Biraz abarttığımı söyleyen eşime de, sabah paltosunu tutuşturuverdim eline oldu bitti.

Bilin bakalım Cumartesi ne oldu? 

Ece Aymer ile birlikte boyama yaptık...iki adet şahane obje tasarladık . "Dık" değil aslında Ece hanım tasarladı ben boyadım. Bitmiş halini görmek için sabırsızlanıyorum. Ortam müsait olunca Ece hanım da objelerimi boyamamda yardım etti, çok havalıyım anlayın yani ;))

Bundan sonra her cumartesi ahşap boyama kursum var.
Soranınız olacaktır, " e Kaan Batu'ya kim bakacak?" diye. Yaşlı olmasına rağmen, babaannesinin "sen git yavrum, ben bakarım tosbiğime" dediğini söylemiş miydim? 

Mutluyum hem de çok...

Cuma, Ekim 14, 2011

..............beyaz


Renkler ruhu yansıtırmış. Beyaz rengi seven insanlar genellikle, temizliği, aydınlığı ve düşünmeyi seven, hayal dünyası geniş, soğuk kanlı ve uzlaşmacı kişilermiş. Demek ki ben o yüzden seviyorum beyazı.





Bütün renklerle uyum sağlayan, tamamlayıcı ve dengeleyici bir renk olan    beyazı her mekanda kullanabilirsiniz.


Hepinize eğlenceli, kıpır kıpır haftasonları diliyorum...

Çarşamba, Ekim 12, 2011

.....Bugün


Bugün sabah saat: 9:20 de küçük bir erkek bebek geldi dünyaya...
Sana anne olmayı o bebek öğretecek dediler...
Gülümsedim...
Kucağıma verdiler, sıcacıktı...mis gibi kokuyordu üstelik...

Sevdim onu...
Kalbim yerinden fırlayacakmış gibi atıyordu...
Hayatta hiç kimseye bu kadar çabuk ısınıp sevmedi bu kalp
Karşılıksız sevgi neymiş o dakika da öğretti bana...
İçimde kocaman bir aşk vardı ona karşı...
O gece hiç ağlamadı...
Üzmedi hiç beni...

Ertesi gün eve döndüğümüzde duydum titrek sesini...
Benden daha değerli bir canım olduğunu o an farkettim...
O bana Allah'ın emanetiydi, canım pahasına onu korumayı o gün seçmiştim...
Günlerce nefes alıp verişini dinledim...
O uyurken izlemek ne büyük bir hediyeymiş meğer...

Avucunun içine parmağımı koyardım o uyurken
Sıkı sıkı tutardı parmağımı pamuk elleriyle
Bundan daha güzel ne olabilirdi ki bu hayatta...
Uykuda bile özlemenin ne demek olduğunu o öğretti bana
Meğer evin neşesi artık onun sesi olmuş...

Meğerse yürümesi bir bebeğin ne zormuş,
Günlerce düşe kalka yürümek için sarfettiği çabayı görünce azim nedir ondan öğrendim...
Başaramadığında pes etmemeyi öğretti bana, her düştüğünde yeniden ayağa kalmayı ve devam ederek bana gülümsemeyi öğretti...

Ve bir gün yürüdü... {29 Eylül 2011 }

Hayalini kurduğum gün daha gelmedi
Henüz anne demedi bana
O günü heyecanla bekliyorum...

Ama şunu biliyorum artık...
Annelik ne yüce bir duyguymuş meğer
Oğlum anne olmayı öğretti bana,
Daha neler öğretecek bilmiyorum...
iyiki doğdun oğlum, Kaan Batu'm ve iyiki annen olarak beni seçtin...


Seni çok seviyorum 

Annen

Salı, Ekim 11, 2011

Kırmızı...♥


Sıcak geçen yaz mevsimi nihayet sona ermişti. Sonbahar gelmiş ve doğa kendini kışa hazırlıyordu.
Daha 2 gün öncesine kadar kuşlar cilveleşip oynuyordu, havalar tam da benim sevdiğim gibi sonbahara yakışır güzellikteydi buralarda. 
Şimdi ...


Havalar serinledi, Güneş yüzünü saklıyor bizden artık.


Kışın bizim ev çok sıcak olur, öyle kalın kıyafetlerle bunalırsın. Daha düne kadar Kaan Batu bile tişörtle geziyordu. 
Ama Bugün...

Evde koyu renkli ne varsa çıkmaya başladı, kışlıklar dolaptaki yerlerini aldılar.


Kış mevsimine benim yakıştırdığım en güzel renk kırmızı'dır. Niyeyse dokunduğu her yer içimi sıcacık yapmaya yetiyor.
Hepinize sıcacık, güzel ve kırmızılı günler diliyorum....

Salı, Ekim 04, 2011

Masal gibi ev...
















Minyatür sever misiniz?

Bu evleri masala dönüştüren bir blog ile tanıştırmak istiyorum sizi. 
Türkiye de bu çalışmaları  yapabilmek için  malzeme bulmak neredeyse imkansız. Eminim ki bu malzemeler bizde olsa  her birimiz kendi masalımızı oluştururuz. 

Böylesine özel çalışmaları görünce hiçbirşeye yeteneğim olmadığını düşünüp hayıflanıyorum doğrusu. Neyse ki  boyama konusunda kendimi daha fazla geliştirmek adına Ece Aymer Craft Hause İzmir atölyesine kayıt yaptırdım. Şimdi teselli buluyorum... heyecanlanıyorum...