...

...

Salı, Ağustos 23, 2011

Markafoni Alışverişim ve Minyatür Tablolar...


Markafoni'de minyatür tabloların satıldığını görünce hemen size de haber vermek istedim. Kampanya'nın bitmesine çok az bir zaman kaldı. Ben chiccy deco life ürünlerini beğendim. Siz de minyatür tablolardan hoşlanıyorsanız göz atmanızda fayda var derim. Ben yukarıda görmüş olduğunuz tabloyu sipariş ettim bile.
Mutlu Alışverişler!!





Pazartesi, Ağustos 15, 2011

Yine... yeniden!

Eskiden eskiye ait ne varsa atanlardandım. Şimdi ise annemin evinde define aramaya çıkmış durumdayım. Eski bir eşya bulduğumda onun elden geçirildiği vakit ne hale bürüneceğini hayal etmeye başlıyorum.  Eğer ki becerebilirsem bu söylediğimi her bakışımda sevinç dalgaları yayılıyor bedenime.



Kimi evler vardır...içeriye girildiği ilk anda canlı yokmuş gibi görünür göze. Hareketsizdir, enerji akmaz kapıdan, pencereden...




Evdeki yaşanmışlığı arttırmak için büyük projelere imza atmanız da gerekmiyor üstelik. Dolaplarınıza yapıştıracağınız bir sticker, kendi dokunuşunuzu katarak boyadığınız minik bir obje ya da annenizden kalan yadigar dantel, oya ne varsa sevdiğiniz köşelere serpiştirerek bu değişimi başlatabilirsiniz, inanın bana...



Cuma, Ağustos 12, 2011

Yağmur Sonrası...

Her sabah çam kokusu ile serin bir hava da uyanmak bünyeme iyi geliyor. Kendimi arınmış, dinlenmiş ve huzurlu hissediyorum. Hergün dağların ardındaki günbatımı'nın kırmızı ve rahatlatıcı ışığını izlemek hayatıma yeni bir anlam yüklüyor. Evet şuanda bulunduğum atmosfer bana bunları hissettiriyor. Tamam biliyorum bu sıcaklarda sizlere nispet yapar gibi anlatıyor olabilirim ama birde benim tarafımdan olaya bakalım.


Her zaman rahatlığıma önem vermişimdir. Nerede ve nasıl olursa olsun şartlar bana uymazsa hemen oradan uzaklaşırım.

Nasıl mı?

Kendi yatağı dışında uyuyamamak gibi, teknolojinin tüm imkanlarından sonuna kadar yararlanmayı sevmek gibi, Wınn denilen uyduruk teknolojiye kalmak gibi, dekorasyon mağazlarından uzun süre uzak kalmaya tahammülü olmamak gibi daha bir sürü kendimce sebepler uydurabilirim.

Şimdi durum farklı, artık oğluşum var. Onun mutluluğu ve rahatı benimkinden çok daha önemli. Şuanda miniğim diş çıkarıyor artı+ arkasından atlı kovalıyormuşcasına emekliyor. Aynı zamanda yürüme çalışmalarına da hız verdik. Bu koşullar düşünüldüğünde izmir'in sıcağında sanırım bunlara katlanmak, bu kadar harekete Kaan Batu'yu isilikten korumak kolay olmayacaktı.

İşte bu yüzdendir ki mavinin serinletici etkisine, güneşin sıcacık sarısına doymayı Eylül'e bıraktım...


Mutlu ve bereketli geçsin haftasonunuz...

Perşembe, Ağustos 04, 2011

Akdenizden hepinize merhaba,

Güneye inmek herzaman neşelendirir beni. Yaklaşık bir aydır torosların çam ve kekik kokulu yaylasındayım. Kimi zaman internetin olmamasından söylensem de ara vermek iyi geldi sanırım... Ama bu sizi ve blogumu özlemediğim anlamına gelmiyor. Her ne kadar yanımda "vınn" denilen öve öve reklamını yaptıkları meret olsa da pek faydalanabildiğim söylenemez. Fırsattan istifade oğlumla bol bol oyun oynuyor, bahçenin taze meyva imkanından yararlanıyoruz. Kaan Batu bizzat kendi koparıyor kirazını, vişnesini, eriğini...Kısaca Ege'nin sıcağından uzak kalmak oğluma ve bana iyi geldi.

Daha önceki postumda güzel mesajlaınız için herbirinize ayrı ayrı teşekkür ederim...ne hoş şeyler yazmışsınız. Sözleriniz beni daha çok motive etti ve yapmam gereken bir sürü şeyi hatırlattı. Tatilimiz devam ettiği için bir süre daha blogumla sık sık ilgilenemeyeceğim. Ancak Eylül ayı için bir sürü planım var.

Yazın bu en sıcak ayında bile insanın hayal etme gücünün sınırı yoktur. Bende hayal etme gücümü besleyen dekorasyon örnekleri ile sizleri başbaşa bırakıyorum.

Hepinize sağlıklı ve gerçekten dinlenebileceğiniz tatiller diliyorum...